9 Nisan 2012 Pazartesi

Faust (2011)

İstanbul Film Festivali'nde izlediğim ikinci film olan Faust'u yazmaya ancak zaman bulabildim. İsminden de anlaşılabileceği gibi film, Alman yazar Goethe'nin gerçek bir doktorun hikayesinden esinlenerek yazdığı çok bilinen eseri Faust'un yeniden uyarlaması.



Goethe'nin Faust'unu okumaya henüz fırsat bulamadım, fakat kitabın genel olarak ruhunu şeytana (kitaptaki adıyla Mephisto) satan Dr. Faust hakkında olduğunu biliyorum. Okuduğum yorumlara göre film kitapla birebir gitmiyor, hatta sadece kitabın ana fikrini temel alarak kendisi daha farklı bir hikaye sunuyor bizlere. Filmde, bilgi arayışı içinde olan fakat insan cesetlerini incelediği halde asla ruhu bulamadığını söyleyen Dr. Heinrich Faust, yaşamını sürdürebilmek için para arayışındayken Mephisto'yla tanışır ve kısa sürede Mephisto'nun aklına girmesine ve onu ayartmasına izin verir. Zamanla Mephisto'dan istediği sadece para ve bilgiyle sınırlı kalmaz ve Margarete ismindeki bir kadına saplantılı hale gelir. Bundan sonra Faust ve Mephisto arasındaki diyaloglarla yaşadıkları karanlık ve pis görünen kasabada tuhaf bir yolculuğa çıkarız.




Filmin yönetmeni Rus Aleksander Sokurov, diğer bir ünlü Rus yönetmen Andrey Tarkovskiy'in takipçisi olarak gösteriliyor. Filmin o farklı renk kullanımını ve atmosferini gördüğümüzde, yönetmene neden böyle dendiği anlaşılıyor aslında. Sokurov bu filmi, güç hakkında çektiği dörtlemesinin son filmi olarak çekmiş. Daha önceki filmleri Hitler'i anlattığı Molokh (1999), Lenin'i anlattığı Telec (2000) ve Japon imparatoru Hirohito'yu anlattığı Solnzte (2005) imiş. Molokh'la Cannes Film Festivali'nde en iyi senaryo ödülünü alan yönetmen, Faust ile de Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan'ı almayı başarmış.



Filmden hemen önce içtiğim yarım şişe şarabın etkisi oldu mu bilmiyorum ama bu film beni kesinlikle bambaşka dünyalara götürdü. Gerçek dünyadan koptuğumu, ki benim bir filmden beklentim budur, bambaşka dünyalara girdiğimi hissettirdi. Öyle ki film bittiğinde şarapla başlayan baş dönmem, filmin etkisiyle sürmeye devam ediyordu. Gaz dövüş filmi Serbuan Maut'un aksine film bittiğinde alkışlayan 3-5 kişiye sosyal medyada, kendini bilmez 3-5 kişi alkışladı gibi laf edilmesi festivale bilet alanların bile nasıl filmler beklentisinde olduğunu gösteriyor sanırım. Gene de festival sayesinde bu filmi izleyebildiğim için çok memnunum, şiddetle tavsiye ederim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder