30 Kasım 2014 Pazar

Norveç Filmleri

Tam iki yıldır yazmamışım bloğuma. Tabi bu durum, film izlemediğim için olmadı. Hayat kavgası, iş güç, uğraşlar falan dicem ama aslında haftada bir, bir iki saat ayrılabilir bu işe, her işe olduğu gibi. İnsanoğlu işte, hep bahaneler bulur. Aslında Film Ekimi'ne gittiğim Ekim ayında dönmeyi planlamıştım bloğa, ama bir şekilde yapamadım onu da. Son zamanlarda çok fazla Norveç filmi izlemem ve oyuncuların, yazarların, yönetmenlerin falan da kesişmesi Norveç filmleri hakkında yazmaya itti beni. Gelelim filmlere...

Blind (2014)

İlk bahsedeceğim film 2014 yapımı Blind (Körlük). İsmiyle uyumlu bir şekilde, filmde başına buz düşmesi sonucu yavaş yavaş kör olan bir kadının günlük yaşantısını izliyoruz. Bu duruma alışmaya çalışıyor gibi görünse de, insanlarla ilişkisini kesmiş ve sadece evde oturan bir kadını izliyoruz bütün film boyunca. Aslında filmde başka karakterler var gibi görünse de, görme yetisini kaybetmiş bir kadının zihninde mi yaşıyoruz bunları yoksa gerçekten gerçekleşiyorlar mı emin olamıyoruz. Bu açıdan bence körlüğün nasıl bir şey olabileceğini, izleyenlere birebir yaşatmış yönetmen Eskil Vogt. Daha önce izlediğim ve bloğumda da yer alan Oslo, 31 August filminin de senaristi olur kendisi. Başroldeki kör kadını da Ellen Dorrit Petersen canlandırıyor, ki kendisi daha sonra evde izlediğim Kongen Av Bastoy filminde de karşıma çıktı. Filmi beğenip beğenmediğime gelince, bence filmlerin başarısı, izleyenleri ne kadar içine aldığıyla ölçülebilir. Yani filmin süresi boyunca, kendi yaşantımdaki bütün düşünmem gereken şeyleri unutup, ben kendim Pelin değilmişim de o filmdeki bi karakter gibi hissedebiliyorsam ya da karakterlerle empati kurabiliyorsam o filmi başarılı bulurum kendimce. Bu film de bu duyguyu verdi bana, bence kesinlikle görülmeli.



Kraftidioten (2014)

Türkçe'ye Buz, Kar ve İntikam olarak çevrilmiş ama gerçek ismiyle ne kadar uyumludur bilemiyorum. Aslında filmin atmosferine uygun olmuş bu çeviri. Çünkü bütün film boyunca karlar altında kalmış yerlerde dolaşıyoruz ve filmin ana konusunu da çocuğunun ölümünden sorumlu adamları bularak intikam almaya çalışan bir baba oluşturuyor. Baba rolünde aslen İsveç'li ve bence kuzey ülkelerinin en karizmatik oyuncusu Stellan Skarsgård var. Oğlu mu babası mı derseniz bile babasını seçerim, o derece. (Oğlu True Blood'da karizmatik vampir rolündeki Alexander Skarsgård). 


İntikam alınan kişiler uyuşturucu mafyası olunca işler karışır tabi, kimse babayı tahmin etmediği için işin içine başka mafya grupları da katılır ve olaylar gelişir. Aslında konu biraz tahmin edilebilir yönde ilerlese de, sıradanlığa kaçmıyor film. Çünkü sadece intikam hikayesi olmakla kalmayıp mizahi yönler de içeriyor film ve oldukça da başarıyor bunu. Komedi filmi olmak için yapılmış komedi filmlerinden bile daha çok güldürüyor hatta, çok güzel diyaloglar ve sahneler var filmde. Daha fazla şey anlatmamak adına burada kesiyorum bu yazıyı ve izlemeye karar verenlere iyi seyirler diliyorum.

Kongen av Bastøy (2010)

Bu yazımda bahsedeceğim son film 2010 yapımı Kongen Av Bastoy. Film, gerçek bir hikayeden uyarlanmış ve Norveç'teki Bastoy Adası'nda yer alan Bastoy Islahhane'sinde geçiyor. Islahhane 1953 yılında kapatılmış, bu filmdeki olaylar ise 1915 yılında gerçekleşmiş. Aslında hapishane de diyebiliriz ama küçük yaştaki suçluları barındırdığı için ıslahhane demeyi tercih ettim. Filmde adaya yeni gelen isyankar bir gencin kaçma isteği ve etkisiyle, diğer çocukların da kötü koşullara karşı çıkmasını ve en sonunda da bu durumun ancak ordunun adaya gelmesiyle bastırılabilen bir isyana dönüşmesini izliyoruz. Hapishane müdürü rolünde gene Stellan Skarsgård var. Filmde çok fazla rolü olmasa da karısı rolünde kim mi var dersiniz? Blind'da oynayan ablamız Ellen Dorrit Petersen. Bunlar hoş tesadüfler tabi. Filmin konusu gene sıradan gibi görünse de, Norveç'in karlar altındaki bir adasında geçmesiyle bütün o depresifliği, çocukların gözlerindeki çaresizlikle beraber sonuna kadar hissediyorsunuz. Gerçek olaylardan uyarlanması da insanın içinde ayrı bir burukluk bırakıyor tabi. Bu arada 1982 yılında adada tekrar bir hapishane kurulmuş ama bu hapishane 2014 yılında insani değerlere önem vermesi vs. ile ödül almış. Mahkumlar kulübelerde yaşayıp, özel aşçıların yaptığı yemekleri yiyorlarmış. Saunaları, tenis kortları, at binme olanakları falan varmış. Adamlar önceki hatalarından ders alıyor en azından heralde. İlginç tabi.



Bu arada ilgilenenler için bu bahsettiğim filmleri ve daha başka bir kaç Norveç filmini 4-7 Aralık'ta Norveç Film Günleri etkinliğinde İstanbul Modern'de bulabilirsiniz. Bir de daha önce izlediğim Norveç filmlerini Oslo, 31 August ve Hodejegerne linklerinden okuyabilirsiniz. Düşününce Norveç sineması baya bi yükselişte sanki, Kraftidioten'de söyledikleri gibi sıcak hava, meyve sebze falan olmayınca yaşam kalitesi ve sanat alanlarında çoşuyor adamlar. İyi filmler.